Pazartesi, Mayıs 11, 2009

alırsın ford olursun lord

-sessizlik iyi dimi?
-iyiymiş.kuş falan var, çimen kokusu,topraklama olayı için ayakkabılarımı çıkarttım.
-bu kötü koku ondan mı?
-o kadar değil saçmalama.
-yolu görüyormusun
-göremiyorum desem.
-araba geçene kadar bekle o zaman.
-ee nolmuş yola.
-hiç iste yol.bildigin asfalt.iki şerit.
-ee anlat yahu.
-o yol ki şehirleri birbirine bağlar,otobüsler geçer gün agarırken,sen yatakta bir sağa bir sola döndüğünde gelen gürültü odur.kamyonlar geçer.kimi kavun taşır kimi hububat.gün agardıgında sessizlik olur.sonra köyün minibusü gözükür.buradan baktığında çok yavaş ilerlermiş gibi görünür.neden.çünkü acelesi yok.gidecegi dakika bellidir.şehirden bir sonraki kalkış saati bellidir.senin acelen varsa sakın binme tavsiye ederim.
yabancı isen sıkılırsın yolda.tanıdıksan, tanıştıysan en azından alışırsın bu duruma.yolcular konuşur gürültülü, sürekli.hasattan,bugdaydan,hükümetten,mazot zammından,futboldan dem vurur erkekler.kadınların sesi daha az çıkar.fısıldayarak konuşurlar.onlar da ; bilmem kimin kızının kocaya kaçısından,turşu kurarken yaşadıgı zorluklardan,memed2in oğlu ali'nin askerden geldikten sonra bir iş tutturamamasından ama ayşe'yi anasına istettiginden falan.yabancı isen sıkılırsın hergün aynı muhabbetten.tanıdıksan kulak kesilirsin, anlamaya çalışırsın.şehir meydanına yakın bir camiinin köşesindedir durak.herkez orada iner.yolda inen az olur.
-hocam daldın gittin.bir yol dedin gidiyorsun.
-sıkıldın mı?
-yoo hafiften kestiriyorum.rüzgar sagdan hafif esmekte.serinlemekteyim.dinlemekteyim.
-aksam 17.30 da son minibüs geri döner.yeniden aynı düzende oturursun.herkesin yeri bellidir.
dönüş yolu daha uzun olur.şehir merkezinden bir türlü çıkamaz minibüs.kimse arabaya kadar taşımaz yükünü.gündüz dükkana emanete bırakır.akşam minubüs toplaya toplaya döner.kapıya yakın oturursan her seferinde inmek zorunda kalırsın.ağır bir çuvalın ucundan tutarsın,yeni alınmış bir masanın kenarından,bir bisikletin gidonundan,bir bidonun kulpundan....yaz vakti fena ter yapar.tıka basa dolunca minibus yola koyulur.bitti de gidiyoruz zannetme bir durak daha vardır ugrayacakları.somun ekmek fırını.fırıncı yol kenarına yapmış fırınını.önü bizim avm ler gibi otoparklı falan.inenler, inmeyenler, camdan sipariş verenler bir 10 dak sürer...ekmek kokusu sarar bütün minubüsü.sen kendine de al.yolda ekmegin dışındaki halka gibi şey iyi yenir.simit gibi olur.yiye yiye gidersin.camdan sigara bile içebilirsin.ineceğin yeri şöföre soylemene gerek yok.kimse söylemez zaten.söför halleder, sen strese girme.para inerken verilir.ayağa kalkınca aşmak zorunda oldugun çuvalalar,tenekeler,sepetler,aralara oturan minikler vardır,ellerine basmadan in.parayı camdan şöföre verirsin.stres yok.mesafe belli tarife belli..senin de yükün varsa, indigin yerde bırakabilirsin herşeyi.çalınmaz korkma.gidersin eve alırsın bir el arabası dönersin bıraktıgın yere. yavaş yavaş yüklersin .unutma herşey yavaş.acele yok.kaçan bir şey de yok.onun için seviyorum burayı.
-ne zaman döneceğiz.
-bilmem ne zaman dönelim.
-yarın dönsek mi ben sıkılırım buradan.
-olur.dönelim.yetişmemiz lazım hıra güre.
-ama işimiz var .
-dogruya para lazım.
-hadi kalkalım ayaklarım uyuştu.
-alacağım bir ford.olacağım bir lord.
-saçmalama....

Hiç yorum yok: