Cumartesi, Haziran 17, 2006

ortaya karışık

gelmeyin üzerime, alışık değilim kurduğunuz ilişkilere,kurallarını benim koyduğum dünyaya böyle müdahele edemezsiniz, buna ben izin vermem.tembellikle suçlayamazsınız beni, çalışarak buralardayım. sistemsiz olabilirim ama bu düzensizliğin içinden çıkabilecek kadar da zekiyim.bu benim seçimim.hem size sormadım neyi nasıl yapacağımı.akıl vermeyin bana, bunu kaldıramam, nasihat derseniz buna başkalarına anlatın.beni rahat bırakın.bana dokunmayan yılan ne yaparsa yapsın.ben yılana dokunuyormuyum.
kader denilen şeyle sınanıyorum.bunu kendim mi istedim bilemiyorum.hayat denilen şey aslında çok basit bir kaç hamleden mi ibaret.açılışı standart yaptık sanırım.vezirin önündeki piyonu iki kare ileri götür dediler öyle başladı herşey.çoban matını yemek en büyük korkumuz oldu, onu atlattık mı oyunu kaybetsek de gam yemez olduk.oyunu bilmeden başladık.dereyi görmeden paçaları sıvadık, ayağımızı yorganımıza göre uzattık, boyumuz uzadıkça yorgan yetmez oldu.büzüldükçe büzüldük.üzüldükçe üzüldük.
fakat artık ümit yetmiyor bana, ben artık şarkı dinlemek değil şarkı bestelemek istiyorum, aranjman da olabilir.satıp malı mülkü, bir flarmoni orkestrasında obua çalmaya mı başlasam acaba? kim akıl verecek bana allahtan başka...

Hiç yorum yok: