Cumartesi, Ekim 15, 2005

balkon

sabah olmak üzereydi.birden uyandım.saate uzandı elim.alarm calmadıgına gore daha vakit var dedim.üzerimden battaniye yere düsmüs.gece su içmeye, tuvalate kalkan ev sakinleri kötü alıştırmıs beni.simdi kontrol eden de yok, oksurdugumde bir bardak sıcak süt getiren de.bunlara alışmak ne kötü, hazırlıklarımızı mutlak yalnızlığa göre yapmamışız demek ki.oyle ise buna üzülmekte anlamsız.kalktım yataktan.bir sigara yaktım alışkanlıkla.içemedim.ciğerlerimde bir ağrı.kalbimde bir sızı...

tüm yolu ve uykusuzluğu göze alarak eve dondüm ertesi gece.dış kapının anahtarı yok.zile bastım mecburen.diafondan uykulu ve korkulu bir sesle '' oglum sen misin '' dedi annem.otamatige bastı.yine alışkanlıkla posta kutusunu kontrol ettim.ikiser ikiser cıktım basamaklardan.evde bir sessizlik.evin alıstıgım kokusu geldi burnuma.ayak üstü konuştuk annemle.uykusunu bölmesin diye kısa kestim konuşmayı.mutfakta yenmis yemek tabakları.tencerelerde aksamdan artan yemekler.ısıtıp yiyemeyecek kadar yorgunum.ayak üstü tencereden bir kac lokma atıştırıp, duşa girdim. yatagımı hazırlamış annem.yatacagıma söz vererek ugurladım onu ama yatamıyorum.balkona cıktım. yıldızlara bakıyorum.hafiften üsüyerek.büyük ayı nereye kayboldu ? ne kadar uzağa gitmiş ve tavanın şekli iyice dönmüş.demek ki en son bir yaz gecesi bakmışım ona bu balkondan.memleket mi yıldızlar mı gençligim mi daha uzak...

Hiç yorum yok: